Gelin hazırlık odasındaki duygusal sessizlikler neden bu kadar dokunaklı?
Gelin hazırlık odası, dışarıdan sadece saç ve makyaj yapılan bir alan gibi görünse de, aslında büyük anların sessiz tanığıdır. Büyük heyecanın yankı yapmadığı, sadece kalp atışlarının duyulduğu bir atmosfer sunar. Annenizin göz ucuyla sizi izlemesi, en yakın arkadaşınızın gözleri dolu dolu susması; hepsi kendi çapında birer hikâye anlatır. Bu sessizlikte yüzlerce kelime gizlidir. Geri sayımın başladığı ve artık geri dönüşün olmadığı o dakikalarda, kalbiniz sessizliğe karşılık verir. Müzik çalmaz, konuşmalar azalır ama duygular yoğunlaşır. Bu anlar, sadece sizin iç dünyanızda değil, fotoğraf karelerinde de kendine yer bulur. Çünkü gerçek duygular, en çok sessizlikte görünür olur.
Aynaya son kez bakarken oluşan içsel huzura ne dersiniz?
Gelin olarak aynaya son kez baktığınız an, sadece fiziksel bir kontrol değil, aynı zamanda duygusal bir yüzleşmedir. O an kendinize sorduğunuz sorular, hissettiğiniz heyecan, içten içe taşıdığınız umutlar ve sağladığınız içsel huzur, son derece büyüleyicidir. Bir an için zaman durur ve sadece siz ve yansımanız kalırsınız. Kendinize olan sevginiz, özgüveniniz ve o ana kadar gelen tüm yolculuğunuzun bir özeti gibi... Bu anlar kameraya yansımasa bile hafızalara kazınır. Aynada gördüğünüz kişi sadece bir gelin değil, hayallerini gerçekleştirmeye hazırlanan güçlü bir kadındır. Bu farkındalık, yüzünüzde içten bir gülümseme yaratır. İşte bu sessiz ama yoğun an, düğünün görünmeyen ama hissedilen kalbidir.
Annenizle göz göze geldiğiniz o kısa an ne ifade eder?
Hazırlık odasında annenizle göz göze geldiğiniz o an, zamanın durduğu bir duygusal patlamadır. Sözler gerekmez, çünkü gözler her şeyi söyler. Ne çok şey yaşanmıştır birlikte, ne çok emek verilmiştir bugüne gelene dek... O bakışta hem minnettarlık hem de gurur gizlidir. Belki içinizde bir parça üzülme, belki hafif bir korku ama aynı zamanda büyük bir teslimiyet hissedersiniz. Annenizin gözündeki parıltı, sizi onayladığını ve desteklediğini size fısıldar. Bu bakış, kelimelerle ifade edilmesi imkânsız olan bir bağın en saf halidir. Sadece birkaç saniyelik bir sessizlikte her şey özetlenmiştir. Bu an, düğün gününün unutulmaz anılarından biri haline gelir.
Düğün günü yaşanan ve kimsenin fark etmediği diğer sessizlikler neler?
Düğün gününüzde alkışlar, kahkahalar ve müzik arasında kaybolan bazı sessizlikler vardır ki, aslında en kıymetli anlardır. Bu anlar hem sizin hem de sevdiklerinizin iç dünyasında yaşanır ve çoğu zaman gözlerden kaçar. Mesela düğün öncesi babanızın sizi uğurlamadan önce tek başına geçirdiği dakikalar... Ya da eşinizle dans etmeden önce göz göze geldiğiniz o birkaç saniyelik, içten tebessümle dolu an... Kalabalığın kendiliğinden sustuğu, herkesin hissettiklerini içine çektiği kısa dönemler. Bunlar sadece düğün gününüzü değil, hayatınızın önemli duygusal dönemeçlerini temsil eder. O anlarda müzik yoktur ama kalbiniz çalar. Göz yaşları akmadığı halde kalpler doludur. Bu anılar, yıllar sonra düğünü düşündüğünüzde yüzünüzde beliriveren o hafif gülümsemeyi yaratır. Ve çoğu zaman, fotoğraflardan bile daha gerçek ve anlamlıdırlar.
Eşinizle ilk karşılaştığınız o büyülü sessizlik ne anlatır?
Eşinizle ilk kez birbirinizi görüp göz göze geldiğiniz an, tüm hazırlıkların, provaların ve planların dışında bir gerçeklik sunar. Bu sessizlik, kalabalığın içinde bir anda kurulan iki kişilik bir dünya gibidir. Sadece duygularınız konuşur o an; heyecan, aşk, şaşkınlık ve büyük bir huzur... Genellikle hiçbir şey söylenmez ama gözlerde her şey anlatılır. Her iki taraf da aynı anda aynı hisleri paylaştığını fark eder. Aslında düğünün başladığı gerçek an budur. Bu özel karşılaşma, düğün fotoğraflarının yansıtamayacağı kadar içten bir anı bırakır zihninizde. Ve bu an, gelecekte zor zamanlarda bile size güç verecek bir 'ilk' anı olur.
Babanızın sessiz veda anı neden bu kadar etkileyicidir?
Babalara vedalar her zaman kelimelere sığmaz; onlar sessizlikle sever, sessizlikle bırakırlar. Düğünden hemen önce babanızın size son bir kez baktığı, yutkunduğu ama gözyaşlarını tutmak için çabaladığı an; unutulmaz bir duygusal deneyimdir. Belki içinden binlerce şey geçer ama size sadece kısacık bir sarılışla sevgisini aktarır. Bu an, ne kadar güçlü duygular beslediğini anlatır aslında. O an, sizin de çocukluktan kadına geçiş yaptığınızın sembolüdür. Babanızın size olan sevgisi, sahiplenmesi ve gururu bir araya gelir ve zaman adeta donar. İçsel bir kabulleniş ve vedalaşma gerçekleşir. Düğününüzün belki de en sessiz ama en etkileyici anıdır.
İlk dans öncesi sahnede oluşan duraklama neye işaret eder?
İlk dans öncesi sahneye çıktığınızda oluşan kısa duraklama, heyecanın zirveye ulaştığı bir an olabilir. Bu birkaç saniyelik bekleyişte, hem siz hem eşiniz nefes alır, kalbiniz hızlı atar ve birbirinize adeta bağlanırsınız. Bu duraksama aslında bir hazırlık değil, bir içsel kabul anıdır. Artık herkesin gözünün sizin üzerinizde olduğu, aşkınızın sahnede sergileneceği bir an... Ve o sessizlikte hem geçmişiniz hem geleceğiniz sizinle beraber sahnededir. Düğün telaşı içinde bu küçük duraksama, size “buradayım ve bu gerçek” dedirten bir farkındalık yaratır. Dansa başlamakla değil, o duran anla birlikte hikâyeniz değişir. İşte bu an düğünün en sinematografik anlarından biridir.
Düğün gününde yaşanan sessiz anlar neden bu kadar kalıcıdır?
Düğün günündeki sessiz anlar, yüksek duygusal yoğunluğu taşıyan ve diğer anlara göre daha fazla içsel farkındalık yaratan anlardır. Alkışlar, müzikler ve tebriklerin arasında bir anda gelen bu sakinlik, bireyin kendine dönmesine ve olan biteni gerçek anlamda hissetmesine imkân tanır. Sessizlikte kelimelerden çok hisler konuşur; bu hissiyat ise insanın hayatı boyunca izlerini taşır. Çünkü kalıcı olan şey, bir cümlenin değil; bir bakışın ya da iç geçirişin yarattığı duygusal yankıdır. Ve genellikle bu anlar, tüm telaşın içinde en saf ve en öz haliyle hafızamızda yer eder.
Fotoğraflarda görünmeyen ama hafızalarda kalan bu anları nasıl daha çok hissedebiliriz?
Bu tür anları daha çok hissedebilmek için, düğün sırasında anın içinde kalmayı ve farkındalıkla hareket etmeyi amaçlamak gerekir. Derin bir nefes almak, çevreye bakmak, eşinizin ellerini sıkıca tutmak gibi sade ama anlamlı eylemler bu anların farkında olmanızı sağlar. Ayrıca profesyonel bir düğün fotoğrafçısıyla bu hissiyatları önceden konuşarak, gözden kaçabilecek duyguların daha iyi belgelenmesini sağlayabilirsiniz. Düğün planlamasında tempo yerine dengeye odaklanmak da bu özel sessizlikleri daha çok yaşamanızı mümkün kılar. Çünkü önemli olan her şeyin kusursuz olması değil; bazı anların tam da olduğu gibi derin hissedilmesidir.
Neden bu tür sessiz anlar düğünün en özel anlarıdır?
Çünkü bu sessiz anlar, tamamen gerçek ve filtresiz şekilde yaşanan anlardır. Düğün boyunca birçok an seremonik ya da sosyal zorunluluklarla şekillenirken, bu küçük duraklamalar tamamen sizindir. Ne biri sizi yönlendirir ne de bir beklentiyle hareket edersiniz, sadece hissedersiniz. En saf duygular –aşk, heyecan, minnettarlık, huzur– bu sessiz anlarda daha yoğun ve çarpıcı hissedilir. Bu nedenle bu anlar, düğününüzün değil, hayatınızın en özel anları olarak zihinlerde iz bırakır.